Friday, July 6, 2012

Etyen Mahçupyan- Sessiz devrimin mahkemeler

[..][..]

Ancak bu mahkemelerin 'nasıl' davrandıkları en az bu işlevleri kadar önemli. Çünkü sessiz devrimlerde iktidarın meşruiyet zeminini koruması hayati önemde ve yargı iktidar 'adına' davranmakla suçlanmaya müsait olduğu ölçüde, iktidarı kırılganlaştıran bir özelliğe sahip.

Ne yazık ki Türkiye'deki Özel Yetkili Mahkemeler bu sınırı zorlayan bir performans gösterdiler. Bugün bu mahkemelerin kalkmamasını demokratikleştirme adına savunmak ne denli anlamlı ise, aynı mahkemelerin söz konusu meşruiyet zeminini hırpalamasına karşı çıkmak da o denli anlamlı...




Bu mahkemeler kendilerine tanınan 'özel yetkileri' hukuksal değil, siyasi mülahazalarla kullanmaya daha hevesli oldular. Tutuklama ve gizlilik ilkeleri tavizsiz bir biçimde zanlıların aleyhine işletildi. İddianameler ise neredeyse mizahi bir hal alırken, bir yandan da sıradan insanların hayatlarını trajik bir biçimde karartan kararlara neden oldu. 'Örgüt üyesi olmamakla birlikte' diye başlayan bir örgüt suçlaması sonucunda on yıl hapis almanın savunulabilir bir yanı olmasa gerek. 



Bir ilişki ağının içinde olmanın suçlanmak için yeterli bulunması yanında, söylenen her sözün mantıksal bir süzgeçten bile geçirilmeden 'suç' sayılması, nihayette Özel Yetkili Mahkemeleri de bu haliyle taşınamaz hale getirdi.

Örneğin Öcalan'ın avukatlarından olan ve KCK bağlamında yargılanan Fırat Aydınkaya'nın suç delilleri arasında Öcalan'la yaptığı bir konuşma var... Öcalan'ın "...diyalektiğe yorum kattığı, Marks'ın kaba katı bir diyalektik geliştirdiği, Marks'ın anladığı anlamıyla antagonizmanın doğru olmadığı, doğada mutlak yokluğun olmadığı, iki ucun yok etme temelinde birbiri ile mücadelesinin doğru olmadığı... kendilerinin demokratik moderniteyi savunduğu... savunmalarında politika özgürleştirir dediği... devlet ne kadar küçülürse vatandaşın o kadar büyük olacağı, bu nedenle özgürleşmek için devlete karşı politikayı savunmanın önemli olduğu..." gibi bir dizi tespitle sürüp giden iddianame, sonunda bütün bunların 'yönlendirici açıklamalar' ve 'talimatlar' olduğunu söylüyor.

Öcalan'ın sözlerini megalomanik bir yarı entelektüel hezeyan olarak görmek mümkün, ama savcılığın değerlendirmesinin de aşağı kalır tarafı yok. Bu, iktidar açısından sürdürülebilir bir durum değil... İhtisas mahkemeleri bir gereklilik ama yetkilerini hukuk şuuru olmadan kullanan 'özel yetkili' mahkemeler meşruiyet kırılganlığı yaşayan devrimler için bir yük.




e.mahcupyan@zaman.com.tr 

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=103204 Temmuz 2012, Çarşamba

No comments:

Post a Comment