Saturday, October 19, 2013

UYKU GEÇİDİ



uyku gecidi 1






Atlar koşuyor dörtnala. Çıplak ağaçlar arasında. Atların binicileri dökülmüş, ağaçların yaprakları. Rüzgar yaprakları uçuruyor yerden, atlar rüzgar kadar hızlı. Atlar binicilerinden kaçıyor. Belli ki özgürlük istiyor. Yapraklar da özgürlük istiyor. Ağaçlara soran yok ama. Biniciler ise anlıyor.






Atlar ağaçlar biniciler yapraklar. Dört tane element. Sabah öğlen akşam gece gibi. Dört mevsim gibi. Ateş su hava toprak gibi. Biri olmadan diğerleri de olmuyor. Birbirlerine bağlı her şey. Rüzgar da ölüm gibi. Beşinci element. Her şey birbirinin içinde.






Uyku ile rüya gibi. Rüya ile gerçek gibi. Uyurken rüya gördüğümüzü nereden biliyoruz. Belki uyuyoruz ve sonra da ne olduğunu bilmiyoruz. Belki de ruhumuz gidiyor birçok şey yaşıyor sonra da dönüyor bedenimize, uyanmadan önce. Belki biz uyanmıyoruz aslında bu yaşadıklarımız bir rüya, biz gerçek sanıyoruz. Rüyadaki yaşantılarımızın gerçek olmadığını bilmiyoruz. Uyuduğumuz an gerçek yaşantımız başlıyor, uykuda gerçek benimiz maceralar yaşıyor, gözlerimiz bedenimiz uyuyor, zihnimiz uyumuyor.






Belki de uykuya geçtiğimizde birbirimize günaydın diyoruz, hoş geldin diyoruz, yani o zaman uyanıyoruz, sonra sabah oluyor, uyuyoruz, bu dünyada uyuyoruz yani, ama gerçek olduğunu düşünüyoruz. Uykumuzda başka bir insan da olabiliriz.






Bedenimizin bir töreni olabilir uyku, törenle bedensel yaşamdan ruhsal yaşama geçiyoruz, çünkü belli ki, bedenimiz uyuduğumuz yerde kalıyor genellikle, bir diğer yaşam başlıyor, insan iki kere yaşıyor yani. Uyanık olduğumuzu düşündüğümüz gündelik yaşam, uyuduğumuzu düşündüğümüz ruhsal yaşam.






Uykuya da bir geçitten geçiliyor. Alice gibi birden düşüyoruz karanlığa. Ama o geçidi uyanıkken bulamıyoruz. Tam uyurken de bulamıyoruz. Geçidi bulduğumuzun farkına varamıyoruz. İşte şimdi geçiyorum ordan, sonra da bir rüya göreceğim, olmuyor. Bizden bağımsız o uyku geçidi.






Bir düşünün, uyuyoruz bir gece, kimse bir daha uyanamıyor, hep uykuda kalıyoruz, rüyalarla telepatik ilişki kuruyoruz. Bütün dünya uyuyor. Bedenlerimiz sadece rüyalarımızın bir aracı gibi. O zaman hepimiz rüyalarda bir ortak nokta bulmaya çalışırdık belki. Birbirimize ulaşmaya çalışırdık.







No comments:

Post a Comment